25 yaşındaki genç anne Afya’ya* Afganistan’daki hayatını ve neden kaçmak zorunda kaldığını sorduğumuzda hatırı sayılır bir sessizlik oldu. Yaşadıklarını hatırlamanın endişesi, bunları bir başkası ile paylaşmanın korkusu, yeniden yaşanması ihtimalinin gerginliği… Pek çok duygunun sığabileceği uzun bir sessizlik…
Afya Afganistan’da liseyi bitirince sevdiği Isaad ile evlenmek istiyor. İkisinin ailelerinin; en başta da büyük abisinin karşı çıktığı bir evlilik oluyor. Afya anne ve babasını kaybedince büyük abisinin de Taliban ile olan kuvvetli bağı ve evlilikleri boyunca uyguladığı şiddet sebebiyle eşiyle birlikte İran’a sığınıyor. Yeni hayatlarında eşinin iyi bir işi oluyor ve tehditleri geride bırakarak güzel bir başlangıç yapmanın umudunu hatırlayınca yüzü gülüyor Afya’nın ancak bu durumun uzun sürmediğini öğreniyoruz; abisi yerlerini öğrenince İran’dan Türkiye’ye kaçmak zorunda kalıyorlar. Bu sırada ilk çocuğu Mahnaz’ı yeni doğuran Afya ve eşi Isaad çok zor şartlarda kaçak yollarla Türkiye’ye geliyorlar. Ancak zorluklar yeni başlıyor… Önce Ağrı’ya sonra İstanbul’a gidiyorlar Fakat zorlu şartlar ve abisi peşlerini bırakmıyor; Türkiye’de düzenli duruma geçtikleri Yozgat ilinde de güvenlik endişesi yaşayınca Yunanistan üzerinden kaçak yollar ile Avrupa’ya gitmeye karar veriyorlar. 150 kişi neredeyse ayağa bile kalkamayacakları bir teknede 3 gün boyunca yolculuk yapıyorlar ve yolcuğun sonunda onları bekleyen şey Yunan Polisi oluyor Türkiye’ye geri itiliyorlar. Yunan polisi telefonlarını toplarken telefonunu saklayan Afya sayesinde Türk polisini arayıp Muğla’da bir karakola ulaşıyorlar. Böylece kendilerini biraz daha güvende hissettiklerini söyleyen Afya ve eşi bu sefer kimliklerinin iptal edilme korkusu ile karşılaşıyorlar. Yozgat’ta yaşadıkları dönemde açılan kimlik iptal davaları hala devam ediyorken Afganistan’daki evlerini satıp Yozgat’ta bir ev tutmanın kimlik işlerini kolaylaştıracağına karar veriyorlar. Afya, 2 yaşındaki oğlu Esmat ile parayı çekmeye gidiyor ancak eve dönemeden parayı çaldırıyor. Ne yapacağını bilemez bir şekilde karakola gittiğinde ise kayıtsız olması sebebiyle tutuklanıyor ve 2 yaşındaki oğlu Esmat ile Selimpaşa Geri Gönderme Merkezi’ne gönderiliyor.
Selimpaşa’yı zindan olarak tanımlayan Afya “Hırsız, katil değilim niye burada tutuluyorum?” diye soruyor ancak görevlilerden bir cevap alamıyor… Babası Isaad ile birlikte Yozgat’ta kalan 3 yaşındaki kızı Mahnaz ise anne ne olursun gel diye ağlamaktan başka bir şey yapamıyor. Geri Gönderme Merkezi’nin çok pis, yemeklerin çok kötü olduğunu söyleyen Afya oranın hiçbir çocuğa uygun olmadığını da vurguluyor. Kurumumuzla ilk teması da burada başlıyor; Selimpaşa Geri Gönderme Merkezi’nde tutulurken Mülteci Hakları Merkezi’nin idari gözetim altında tutulan kişiler Afya eşinin Mülteci Hakları Merkezi’ne ulaşarak kendilerine hukuki destek sağlayabildiğini dile getiriyor.
Gelecek planlarını sorduğumuzda ise tek istediğinin çocuklarının eğitim alması olduğuna değiniyor. “Taliban yasakladığı için biz eğitim alamadık ancak ben çocuklarım okusun kimsenin eline bakmasın istiyorum” diyor. Şu an Türkiye’de güvende hissettiğini söyleyen Afya kayıtlı hale gelmek istiyor. Çünkü bu sayede daha rahat çalışabileceğini ve belki çocuklarını da kreşe gönderebileceğini düşünüyor. Komşularının verdiği defter kalemler ile oynayan çocukları mutlu oluyor ancak evden çıkmak çocukları için de çok korkutucu bunun uzun süre devam edemeyeceği ise ortada…
*Danışanın ismi kimlik bilgilerini korumak amacıyla değiştirilmiştir.